Meclis’te sürdürmeye çalıştığımız anayasa değişikliği tasarısı görüşmelerinin çarşamba günkü oturumunda yaşananları gördünüz. “Bu maddeyi buradan çıkarttırmayacağız” diyen CHP, milletin kürsüsünü zorbaca işgal etti. Gözlerimizin önünde Genel Başkan Yardımcımız Fatih Şahin’e arkasından sinsice yaklaşan CHP’li şahıs, kasten yaralama niyeti açık olarak yumruk attı. Arbede sırasında inanması zor ama Trabzon Milletvekilimiz Muhammed Balta da ayağından ısırıldı.
Ama bunların da ötesinde, Meclis’in kürsüsü tarihte ilk kez tahrip edildi, kırıldı, döküldü.
Açıkçası, durumu televizyon veya internet yayınından seyredip de “kınayan” varsa, bilsinler ki AK Parti milletvekillerinden hiçbirisi Meclis’te böyle bir görüntünün ortaya çıkmasını hem istemez, hem de başlatanı olmaz. 7 Haziran’dan beri Meclis’i gözlemliyorum. Arkadaşlarımın sabrına hayran kalıyorum. İnsanlar sadece, Meclis çalışsın, ülkenin beklediği hizmetler görülsün diye sayısız kışkırtmayı çoğunluk sineye çekiyorlar. Ancak artık işler Genel Kurul veya komisyonu çalıştırmama zorbalığına dayandığında, buna ses çıkarmamak, bu zorbaca engelleri aşmamak demek, “milletin verdiği görevi yapamıyorum”demek olacaktır.
Yani kimse dışarıdan bakarak yargılamasın. Bu durumların doğrudan sorumlusu yek vücut gibi hareket eden ve Meclis’e şiddeti taşıyan CHP ve HDP’dir.
Meclis kürsüsünün işgal edilip, kırılmasını kendi dönemimde ilk defa görüyorum ve büyük acı duydum. Peki CHP neden böyle bir yola saptı? Öncelikle bu işgal hesaplanmış bir girişimdi. Beşinci maddeye kadar yapılan oylamalar, referandum için gerekli olan sayının oldukça üstünde seyretti ve 340’ın kabaca altına düşmedi. Oylamalar 340’ın üzerine oturunca, fire veya başka ayak oyunlarından ümidini kesen CHP şiddeti artırma yoluna saptı. Zaten Kılıçdaroğlu’da sık sık “Meclis’i seyredin, nasıl direneceğimizi göreceksiniz” demiyor muydu? O gece işgal Kılıçdaroğlu Genel Kurul’dan çıktıktan hemen sonra planlı bir şekilde uygulandı.
Hükümet sistemini vesayetin müdahalelerinden koruyacak, onu etkin ve demokratik hale getirecek anayasa değişikliğinin halkın önüne gelmesini önlemek için komisyon aşamasından beri her türlü zorbalığı, çarpıtma ve kışkırtmayı deniyorlar.