Türkiye PKK'nın silah bırakması ve siyasi düzlemde mücadele vermeye başlaması için elinden geleni yaptı. İmralı adasında mahkumiyetini çekmeye devam eden örgüt lideri Abdullah Öcalan ile 3 Ocak 2013 tarihinden itibaren yapılan görüşmelerde aslında silah bırakmanın altyapısı oluşturulmuştu. PKK 8 Mayıs 2013'te ülke sınırı dışına çekilmeye başladıklarını duyurdu. Ancak 10 Haziran'da bu sözünden döndü. O günden beri PKK hiçbir anlamlı adım atmadığı gibi, çatışmasızlık sürecini şehirlerde hakimiyet kurmak için harcadı. Özellikle Güneydoğu'da yerel mahkemeler kurdu. Yol kesmeler ve yasadışı vergi toplamalar devam etti. Ancak Çözüm Süreci'nin zarar görmemesi için bu durum bir süre sineye çekildi.
Aslında kamuoyu çok yakından şahit oldu ki, Kandil ve siyasi uzantısı olan HDP Çözüm Süreci'ne Öcalan'ın zoru ile evet demişti ve bu evet pek samimi değildi. Ancak barışı halk satın aldığı için de çatışmaları yeniden başlatmak için ortada geçerli bir neden görülmüyordu. PKK ve HDP bu nedeni kısa zamanda buldu. DAİŞ'in Kobani'ye saldırısı ile bir propaganda süreci başladı. Örgütün etkin olduğu Güneydoğu'da Türkiye'nin DAİŞ'e yardım ettiği dezenformasyonu işlendi. Bu dezenformasyon üzerinden bölgede yaşayan muhafazakar Kürtler DAİŞ ile bir tutuldu. PKK haber siteleri ve HDP sürekli olarak tansiyonu yükseltti, yalan haber üzerine haber yapıldı.