Erdoğan’ı devirme takıntısı bu ülkeye çok zarar verdi.
Seçilmiş bir lideri yine seçimle göndermenin siyasi çabasını vermek yerine, o bilindik kadrocu ayakoyunlarına yöneldiler.
FETÖ tarafından daha AK Parti’den önce devralınmaya başlanmış/tarih dışı kalmış cuntalardan medet umdular.
17 Eylül’de sene-i devriyesini idrak ettiğimiz merhumMenderes’in idamı yıllar boyu milletle yürümek isteyen seçilmişlerin üzerinde bir demirden sopa olmuştu.
Hatta belki sadece böyle olsun diye Menderes’i asmak için bu kadar ısrarcı olmuşlardı. Onu en ağır şekilde itibarsızlaştırarak katlettiler ki, bir daha kimse millete güvenip müesses nizamın hilafına başka yollara girmesin.
12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta sonuç almak, onlara işin kolayından devlete hükmetme alışkanlığını kazandırdı. Esasen Tanzimat’tan beri bu işler böyle yürür bu memlekette.
Millet kim ki! Basarsın Bab-ı Ali’yi, Nazım Paşa’yı alnının çatından vurursun, devlete hakim olursun.
Aynı şeyi Erdoğan’a yapmak istediler.
O kadar ahmaktılar ki, Erdoğan’ın hallinin gittikçe ülkenin halli manasına geldiğini göremediler. Bir PKK devletinin, ülkenin mezhep ve etnik yapılar üzerinden bölünmesinin önündeki yegane güç olduğunu göremediler.
Kerli ferli aydınlar, CHP, eski merkez medya, devrimciliği cuntayla seçilmiş hükümetleri devirmek olarak algılayan ideolojik kesimler günün sonunda FETÖ’nün oyuncağı haline geldi.
Devirelim de nasıl olursa olsun devirelim ahlaksızlığı...