Tarihte az rastlanacak bir hadiseye tanıklık ettik geçen salı günü. Bir Cumhurbaşkanı, ülkesinde işlenmiş iğrenç bir cinayetin o ana kadar ele geçmiş bulunan teyitli bilgilerin listesini açıklıyordu. Çok güçlü, adil ve iyi hazırlanmış bir konuşmaydı. Yankıları da o ölçüde etkili oldu. ABD Başkanı Trump, ilk günlerdeki “esirgeyici” tavrını bıraktı ve “Kaşıkçı cinayeti ve örtbas çabaları hiç gerçekleşmemeliydi” noktasına geldi. İlk yaptırım cinayetle ilişkili 21 Suudi’ye vize yasağı şeklinde oldu.
Şu anki durum cinayetin reddi üzerinde düğümlenmemiş ise, bunu Türkiye’nin çabalarına borçluyuz. (Gerçi Kılıçdaroğlu “Bizim dönemimizde olsa Kaşıkçı öldürülmezdi” diye destek atıyor ama kifayetsiz kalıyor.) Suudi Arabistan cinayeti/dublörü kabul etti ve makul bir senaryonun dünyaca kabul görmesi için çabalamakta. “Kaşıkçı öldürüldü ama, sorun bir neden öldürüldü” seviyesinde konunun buharlaştırılması isteği göze çarpıyor. İlk senaryo “ensesine dokunduk öldü” idi. Şimdi ise “Kaşıkç