Türkiye gibi imparatorluk bakiyesi, çok kültürlü, gönül coğrafyaları resmi sınırlarından geniş ülkelerin demokrasi ve çoğulculuk konusunda özel hassasiyetler geliştirmeleri gerekir. Bunu Osmanlı, “milletler sistemi” ile kendi zamanında çok güzel biçimde yapabilmişti. Çağdaş demokrasi ölçütleri ile bu sistemi mukayese etmek çok yanlış olacaktır. Ancak o dönemde bu konuda Osmanlı gücünü bu avantajından alıyordu.
Nitekim, Kıta Avrupası’nın mezhepler, ırklar üzerinden yaşadığı kıyımlarda, Yahudi göçü gibi, Osmanlı, hoşgörüsü ile birçok milletlere yuva olmaktaydı. Merhum Hrant Dink de bir röportajında Avrupa için birlikte yaşama olgusunun yeni, bizim için ise çok eski olduğunu ifade ediyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda Polonya bölgesi dışında neredeyse hiç sınır değişikliği olmamış, ama azınlıklar muazzam bir temizlikten ve demografik sürgünlerden geçmişti. Yani bu büyük savaş, azınlıklardan kurtulma meselesi olarak da kullanıldı.
Ve bugün, Avrupa mültecileri özümseme ve