Markar Esayan Akşam Gazetesi

Erdoğan’ın değerini anlamak...

Ülkemizde olan bitenleri doğru bağlama ve bir süreklilik çizgisine oturtmak için hiç olmazsa Küçük Kaynarca anlaşmasından itibaren yaşanan gelişmeleri bilmek gerekir. Böyle yapıldığında, en az...

14 Temmuz 2016 | 922 okunma

Ülkemizde olan bitenleri doğru bağlama ve bir süreklilik çizgisine oturtmak için hiç olmazsa Küçük Kaynarca anlaşmasından itibaren yaşanan gelişmeleri bilmek gerekir. Böyle yapıldığında, en az 150 yıldır, ama özellikle Tanzimat’tan itibaren iki ana politik hattın mücadele halinde olduğu görülür.

Batıcı ve halkçı akımlar…
İlk politik hat, genel manada 2002 yılına kadar etkin olan Batıcı elit iktidara aitti. Batıcılaşma yanlısı vezir, nazır ve paşalarla iyi niyetle temeli atılan bu hattın, Mustafa Reşit’ten geçerek Jön Türkleri içine aldığını, İttihatçılığa dönüştüğünü, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne sirayet ettiğini izleriz. Halk ise, nesneleştirilmiş halde, genelde ne olduğunu pek de anlamadan izleyici halde tutulmuşlardır.

Bu tabloda hiçbir aktör siyah veya beyaz değildir. Konjonktürel özellikler bilinmeden kategorik değerlendirmeler yapmak sadece kısır tarafgirlikler doğurur.

19. yüzyılın başında Avrupa’ya katip olarak giden ve bu medeniyetin başarılarından büyülenen Mustafa Reşit, Ali, Fuat ve Mithat paşa gibi kudretli devlet görevlileriyle, Münif Paşa, Ziya Paşa, İbrahim Şinasi ve Namık Kemal gibi münevverler, “imparatorluk nasıl kurtulur?” sorusunun cevabını “Fransa gibi olmakta” bulmuşlardı.

Bilindiğinin aksine, 2 Abdülhamid, tıpkı selefleri 3. Selim, 2. Mahmud, 1. Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz gibi, kararlı bir reformistti. Reformcu paşalarıyla birlikte, daha yumuşak ve kendi değerlerine bağlı bir dönüşümü önemserken, Batılı devletlerin azgın müdahalelerine karşı devleti birarada tutma sorumluluğu vardı.

Ancak, Batıcılaşma hikâyesinde, 19. yüzyılın son çeyreğinde yeni entelijensiya ile reformcu sultanlar arasında makas gittikçe açıldı. Sultanlar bu konuda yetersiz görülmeye başlandıkça sert bir muhalefet gelişti ve buna uygun olarak da siyasi alanda Jön Türk/İttihatçı damar ortaya çıktı. Onların önceliği ise, aydınları da arkalarına alarak devletin ele geçirilmesi oldu. Bu çabalar 1908-1909 da sonuç verdi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 272 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 377 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 287 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 495 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 2.004 Okunma