Doğru muhakeme gücünün bazı nesnel şartları var. İçinden geçtiğimiz endoktrinasyon, sempati duyduğumuz ideolojiler, hayat şartlarımız, ait olduğumuz sosyolojinin temel özellikleri üzerimizde etkili. Ancak Türkiye özelinde daha ağır/farklı bir durum var. Yerli aklı oluşturan sistemin içinde “bağlantılı” hücreler mevcut. (200 yıllık bir mesele bu.) Yani üst aklın amacına hizmet edecek şekilde olguları eğip büken, hayatın her alanında yer tutmuş algı ajanlarından bahsediyoruz. Çünkü bir ülke üzerinde ameliyat yapacaksanız, sadece tepe ittifaklarıyla bunu yapmanız mümkün değil. Mutlaka mümkün olan en yüksek oranda bir toplumsal rıza yaratmanız lazım.
Santoro, Dink, Zirve cinayetleri, sonrasında Uludere, Ceylanpınar, Cilvegözü saldırıları, MİT TIR’ları operasyonu ile bağlantılı olarak AK Parti’nin DAEŞ’e yardım ettiği kampanyası, kitlesel KCK tutuklamaları, 17/25 yargı/emniyet darbesi gibi birçok karanlık olay, dış istihbarat örgütleri, PKK, FETÖ ve DAEŞ ittifakının algı ajanları için ürettiği malzemelerdi.
Bu malzemeleri büyük bir iştahla kullanan başta HDP gibi yapılar, onları parlatanlar ve medyaları Türkiye’yi üst aklın haritasına uygun bir momentuma itmek, bu çabayı da demokratik söylemlerle kamufle etmek, toplumsal reaksiyonu uyuşturmak isteyen algı aparatlarıydı.