Markar Esayan Yeni Şafak Gazetesi

Ey muhafazakar ikinci vazifen... (2)

Dün, 1970'lerden günümüze gelen serencamda, “muhafazakar politik kimlik ne âlemde, mühendislikler ne durumda, ortaya kalıcı bir kimlik çıktı mı, yoksa arızi bir durum mu yaşıyoruz?” diye...

25 Ocak 2016 | 443 okunma

Dün, 1970'lerden günümüze gelen serencamda, “muhafazakar politik kimlik ne âlemde, mühendislikler ne durumda, ortaya kalıcı bir kimlik çıktı mı, yoksa arızi bir durum mu yaşıyoruz?” diye sorduk. Dünkü yazıyı okumakta fayda var önce.
Biz devam edelim. Şimdi, politik/kültürel kimlik kabaca iki şekilde oluş(turul)ur. İlki mühendislikler, ikincisi ise tarihsel süreçlerde yuvarlanarak evrimsel bir şekilde…
Beni kimliğin hangi karakterde/yönde geliştiğinden çok, hangi yöntemle geliştiği ilgilendiriyor. Çünkü mühendisliklere ilkesel olarak karşı olmaktan da öte, bu yolun felaketlere yol açtığını biliyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'deki 14 yıllık devrimleri gerçekleştiren muhafazakarların kendi kimliklerini kendilerinin doğal süreçlerde oluşturması, gittikçe sofistike hale gelen müdahalelerle de baş etmeleri önemli bir husus.
Yakın tarihte, Gülencilerin muhafazakâr kitle üzerindeki mühendislik çalışmalarının deşifre olduğunu gördük ve gördüklerimiz bizleri dehşete düşürüdü. İlk dönemlerde ise AK Parti'ye “liberal entelektüel” bir aşı yapılmaya çalışıldı. Şu “AK Parti'nin ilk dönemi iyiydi” söyleminin altında bu aşının tutmadığının öfkeyle anlaşılması yatar.
Burada önemli olan, tıpkı Erbakan Hoca gibi, Sayın Erdoğan'ın (tüm politik başarılarından öte) muhafazakâr kitleler için özgün/bağımsız ve yerli rol model işlevidir. Muhafazakârlar için Erdoğan fenomeni, kendi doğal süreçlerinde gelişmelerini sağlayacak bir kimlik kuluçkası görevi görüyor.
Ben bu tarihsel/organik rolün önemini Erdoğan'ın kendisinin bile yeteri kadar ölçebildiğini zannetmiyorum. Zaten, böyle şeyler insiyaki olur, kasıtlı değil. Bilinçli yapılan ise mühendisliktir. Erdoğan, Max Weber'in “Karizmatik lider” kavramsallaştırmasına çok iyi bir örnektir. Weber ve Durkheim, modern aklın çözemediği ve sosyolojilerinde boş kalan bölümleri ilk kez “Reason” dışına çıkarak “karizma” ve “coşku” kavramlar ile kapatmışlardır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 272 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 377 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 287 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 495 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 2.004 Okunma