Öncellikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum. Beş kız kardeşle tek erkek kardeş olarak büyüdüm. Annemi ve ailenin diğer kadınlarını da buna eklerseniz, oldukça şanslı biri olduğumu söyleyebilirim.
Tabii bu tek erkek kardeş olma durumu bana epey sorumluluk yüklerdi. Babam bensiz onların dışarı çıkmasına izin vermezdi ama sorun şu ki ben dördünden de küçüktüm. Benden küçük sadece bir kız kardeşim vardı.
Bizim ergenliğimizi yaşadığımız zamanlarda bugünden çok daha gayrı medeniydik. Sokakta kadınlara laf atılması herkesin alıştığı bir durumdu. Bir tür yerel spor gibiydi. Dışarı çıktığımızda, şöyle kardeşlerimle Nişantaşı boyunca yürüyüp, Rumeli Caddesi’ndeki Maraş Dondurmacısı’ndan dondurma alıp, oradan Taşlık Çay Bahçesi’ne iki kilo ay çekirdeği tüketmek üzere varana kadar ben güdümlü bir füze gibi yanımızdan gelip geçen erkekleri kollardım ve gecem mahvolurdu.
O nedenle ben de kızlara bakmamaya özen gösterirdim. Bu travma neredeyse flört ha