Batı uygarlığı ve onun bir alt kümesi olan ülkemizde, bilimden
hukuka, sanattan akademiye, insan hakları kurumlarından sivil
topluma kadar, modern özlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını, alarm
halinde ise, kendisine atfettiği demokrasi iddiasını
araçsallaştırarak yabancı cisme karşı saldırıya geçtiklerini dün
ifade etmiştik.
Bugün Türkiye'de bu duruma canlı şekilde şahitlik ediyoruz.
“Yabancı cisim” Müslüman demokratlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK
Parti…
Sorun sadece iktidar paylaşımı olsaydı, bunun halli daha kolay
olabilirdi. Ama çelişki daha derinlerde. Bakın, düne kadar asit
kuyuları, köy boşaltmalar, yakmalar ve Kürt inkârından mesul elit
iktidar ile PKK/HDP yan yana gelmiş durumda. Bu bizlere
konjonktürel bir ittifak gibi geliyor, ama değil.
Çünkü onlar aynı değerlerin ürettiği, kimyası aynı kaynaktan neşet
eden jakoben/pozitivist yelpazedeki yapılar. Bizler ise ne kadar
melezleşmiş olsak da, Allah ve vicdan merkezli dünyaya inanıyoruz.
En azından iddiamız, kendimizi tanımlamamız bu şekilde.