Markar Esayan Yeni Şafak Gazetesi

Hazin bir final...

Türkiye'deki aydın tipolojisi üzerine epey analiz yazdım. Bunları yinelemek için hiç iştahım yok. Bu imza kampanyaları da gerçekten çok sallapati yapılır ve genellikle akademi ve medyayı elinde tutan...

17 Ocak 2016 | 714 okunma

Türkiye'deki aydın tipolojisi üzerine epey analiz yazdım. Bunları yinelemek için hiç iştahım yok. Bu imza kampanyaları da gerçekten çok sallapati yapılır ve genellikle akademi ve medyayı elinde tutan “aydın babaların” hakimiyetinde ilerler. Çok etkisi olmaz. Çünkü toplumda bir karşılıkları yoktur. Söze müdahale gücünü test etmek için antrenman niyetiyle yapılır. Bir de devrim hevesleri kursağında kalan, ama sokaklarda aktivizm kasmaktan da yüksünenler için iyi bir performans sanatına dönmüştür.

Yani eve koşu bandı almak gibi bir şeydir…

Tabii, Türkiye'nin ilk ciddi halk hareketi olan AK Parti'ye karşı, elit direnişinin bir seppuku'su olarak da görmek doğru olacaktır son imza kampanyasını...

Normalde, aydının bir halk hareketinin yanında, buna yönelen siyaset dışı kalkışmaların da yanında olmasını beklersiniz. (Bu kanı yine aydınların yarattığı bir yanılsamadır. Böyle örnekler çok azdır tarihte.) Bunun için AK Partili olmaya gerek yoktur. Şiddetin bir mücadele yöntemi olamayacağı konusunda sağlam bir ilkeye yaslanmak, gerektiğinde de AK Parti'ye eleştirilerini yapmak yeterlidir. Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan aydın müessesesi budur. Ama bunu aranan adreste bulunması bazı yapısal nedenlerden ötürü henüz daha mümkün değildir.

Bunun Türkiye'ye özgü ve küresel nedenleri var.

Türkiye'ye özgü nedeni, aydın sınıfının aşağı doğru nasıl saçaklanırsa saçaklansın, Türkiye'nin kurucu ideolojisi olan jakoben laiklik ve Batılı yaşam biçimleri kategorisinden neşet etmiş ve burada statü oluşturmuş olmasıdır. Bu nedenle Menderes'in idamını uzun süre demokrasi bayramı olarak kutlamış, kemalist/laik ordunun devrim yapacağına inanmışlardı. Muhtemelen 1980 darbesi bu kesimi vurmasa ve 1960 karakterinde ilerleseydi, böyle düşünmeye de devam edeceklerdi.

Sonuçta ister Fransız Devrimi'ne, ister 1917 devrimine dayansın, bu aydın tipinin işletim sisteminde “şiddet” hala temel dengeleyici, düzenleyici, kurucu bir unsur olmaya devam eder. Dinden bir türlü kopmamış geniş kitleler ise fobik yaklaşımın öznesidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 272 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 377 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 287 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 495 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 2.004 Okunma