Son yazımda, CHP’nin ve tabanının bir kısmının Erdoğan, AK Parti ve muhafazakarların başarısını siyasi rekabette geri düşmek olarak değil “mahvoluş” olarak algıladıklarını, dolayısıyla, bu aktörlerin bir siyasi rakip değil bir hasım olarak görüldüğünü ifade ettim. Evet, görünürde yaşam biçimleri, kimlik ve mülkiyet hakkına bir saldırı yoktu. Ama bunun olmaması, beyaz Türkler/elitler için bir kayıp olmadığı anlamına da gelmezdi. Gerçekte bir kayıpları vardı; hem de büyük bir kayıp… Bir hak olarak algılanan imtiyazların yitimi ve muhafazakarlarla eşit olma durumu, bu kesimde yaşamsal bir hak kaybı olarak görülüyordu.
Burada aklıma telafi yollarından birisi olarak Chantal Mouffe ve Ernesto Laclau’nun “Radikal demokrasi” teorisinden yararlanmak geliyordu. Demokrasi için uzlaşma değil zıtlıkların karşılaşmasının önemli olduğunu vurgulayan Mouffe, bu noktada antagonizma ve agonizma ayrımının önemine dikkati çeker. Buna göre, antagonizma, hasımlar arasındaki mücadele, agonizma