Dünyada SSCB’nin yıkılışı ile bozulan “dengenin”yeniden nasıl kurulacağına dair yeni durumun henüz ortaya çıkmadığını görüyoruz.
Terör örgütleri, finans manipülasyonları ve istihbarat savaşları ile yeni yüzyılın hangi iktidar merkezinin etrafında şekilleneceği üzerine bir mücadeledir gidiyor.
Aslında, 20. Yüzyıl’ın dengesi de 1918’de değil, 1948’lerde oluşmuştu.
İlginç bir döngü ortaya çıkıyordu aslında. Elli yılı yönetmek için elli yıllık bir mücadele veriliyordu.Birinci elli yılda kanlı mücadelelere, ikinci elli yılda ise kazanan tarafın refahı lehine kaybeden coğrafyanın çilesine tanık olunuyordu.
Geçen yüzyıl Osmanlı’nın hüküm sürdüğü toprakların paylaşımı üzerinden bir kolonyal mücadele verilmişti. Almanya iki kez yenildi. ABD, Britanya’yı da egale ederek dünya liderliğini ele geçirdi. Ancak Britanya son beş yüzyıldır büyük devlet olma payesini hiç kaybetmedi. Brexit ile de son hamlesini yaptı.
ABD ise çok kültürlülüğe dayalı toplumsallığına yaslanarak, kas ve ekonomik gücünü geliştirdi. Üretemeyen SSCB’nin bu güç karşısında ayakta durması mümkün olmadı. 1990’lardaki kararsız ara dönem böyle yaşandı.
20. Yüzyıl’ın kararsız dönemi 1929-1950’ler arasındaydı. Bu dönemde Türkiye bazı önemli hamleler yapmış olsa da, 1952’de NATO’ya girmek için büyük çaba sarf etti. Çünkü kararsız, yani görece içişlerinde bağımsız olunan dönemi yeteri kadar iyi değerlendiremedi. Türkiye NATO’ya bir korunma kalkanına sahip olmaktan öte, ekonomik akışın içine dahil olmak üzere girmişti. Ancak burada da umduğunu bulamadı. Vadesi geçmiş silahlar ve ekonomik/siyasi teslimiyeti ima eden IMF anlaşmaları nedeniyle… Ülke gittikçe yozlaşan gladyoların oyuncağı oldu. Darbelerle ömür tüketti. Burada asıl sorumluluk tabii ki kötü yönetim gösteren Türkiye’nin koloni valilerine aittir.
Ancak Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan ikinci kararsız dönemde, Türkiye 28 Şubat Darbesi’ne rağmen, çağın kolaylıklarından da faydalanarak dindarların orta sınıflaşmasına tanık oldu. Orta sınıflaşma, siyasileşmedir. Bu hareketin AK Parti ve Erdoğan’ın liderliğini meydana getirdiğini gördük.