Millet olmak ile bir devletin bekası arasında doğrudan ve hayati bir ilişki vardır. Ne zaman ki dünyada ümmet/taba sistemi yıkıldı Osmanlı bu sorunu yakıcı biçimde adeta iliklerinde hissetti.
Osmanlı şüphesiz Türk/Müslüman bir kurucu kimliğe sahipti. Merkezinde de hep bu unsurlar yer aldı. Ancak çağ açıp kapatan İstanbul’un fethi ile nüfusu neredeyse birbirine eşit çift dinli bir cihan imparatorluğu ortaya çıkmıştı. Özetle, Osmanlı bir İslam/Hıristiyan imparatorluğuydu aynı zamanda.
Fransız İhtilali öncesi dönemde bugün ulus devletlerin kurucu/birleştirici fonksiyonunu millet/taba sistemi görüyordu. Buradaki “millet” sözcüğü ırka değil, dine gönderme yapıyordu. Müslim cemaat zaten padişah ile anı dinden gelmekteydi. (Hilafet ise şaşırtıcı biçimde Sultan Abdülhamid dönemine kadar siyasi olarak görülmemişti.) Müslim/gayrımüslim tüm milletler padişahın tabası idiler. Herkesin kendi dininde hür olduğu, adaletin de sağlandığı bir düzende, bu sistemin koruyucusu padi