Kasım seçim sonuçları yeni bir dönem açtı. Bunu ilk fark eden
şüphesiz AK Parti olacak, ama ülke için bu yeterli değil. Muhalefet
kötü durumda. Daha doğrusu henüz muhalefet olma vasfını kazanmış
değil. Bir yandan AK Parti, bir yandan millet sürekli taşları
yerlerine oturtarak bu menfaat gruplarını bir muhalefet partisi
olmaya zorluyor. 1 Kasım sonuçları da bu kulüpleri hem yol ayrımına
getirdi, hem değerlendirirlerse onlara bulunmaz bir
fırsat yarattı.
7 Haziran sonuçları olağanüstü süreçlerin bir yansıması olmuştu.
Gezi krizinden itibaren düğmeye basıldığını, paralel çetenin önce
gizli, sonra 17/25 Aralık ile açıkça meşru hükümete savaş açtığını
gördük. Arkalarına aldıkları küresel güçler ve yıllardır devlet
içinde kümelenmiş olmanın güveni ile, kibirli bir ayaklanma
hareketine giriştiler. Medyanın kontrolü ellerindeydi. Medyanın
dörtte üçüne, 400 köşe yazarının çoğuna hakimdiler. Dışarıdan da
etkin gazetelerin, STK'ların desteğini alıyorlardı.
Sorun basit bir siyasi farklılaşmaya işaret etmiyordu. Amaç ülkenin
kontrolünü, son seksen yılda olduğu gibi ellerinde tutmaktı.