İkinci Dünya Savaşı’nda insanlık o kadar büyük bir yıkımla karşılaşmıştı ki bu dibe vuruşun daha iyi bir dünya düzeni için bir şok etkisi yaratması beklenirdi. Aslında böyle bir eğilim de yok değildi. Çok ilginç veya hiç ilginç olmayacak şekilde, toplum veya zamanın ruhu, muzaffer olsun veya olmasın, eski aktörleri tasfiye etmeye çalışıyordu. Nazilere karşı etkin mücadele veren Avrupalı komünistlerin yerine (İtalya’da durum biraz farklıydı) Sosyal Demokratlar veya sosyalistler öne çıkıyor, muzaffer Churchill sahneden iniyordu. Umut çok lazım olan bir duyguydu. Bunun için unutma ve yıpranmamış aktörler gerekliydi. Bir yandan da Amerikan çağı başlıyordu. Çünkü Amerikan doları ve askeri olmadan Avrupa’nın içine düştüğü utanç ve yıkımdan çıkması mümkün değildi.