Görüldüğü üzere, mesele artık daha çok Erdoğan/AK Parti ve onun arkasında duran kitlenin etkilenmesine kilitlenmiş halde. Aslında bu epeydir böyleydi; ancak daha mahçupca, masa altından tekmeler ve sureti haktan görünen hamlelerle yapılmaktaydı.
Hamleler başarısız oldukça deşifre oluyor, deşifre oldukça Hasan
Cemalleşiyorlar.
Yan kanalda ise, Devlet Bahçeli’nin halli üzerinden MHP de bir
operasyonun tamamlanmasına uğraşılmakta.
CHP, kaset operasyonu ile formatlandı. Sözcü gibi gazeteler ve
Kılıçdaroğlu’nun mezhepçi stratejisi ile beyaz Türkler ve Aleviler
aynı anda marjinalleştirilmek isteniyor.
HDP, PKK’nın uzantısı olarak, o nereye savrulursa savruluyor
zaten. PKK, Suriye’de bir devletçik karşılığında Türkiye’de içsavaş
çıkarma ihalesini alalı beri, Kürtlerin ülke ile gönül/duygu
bağları koparılmaya çalışılıyor.
Bu aktörlere, ülke elitlerinin medyası, akademisi, odaları ve
paralel örgütün organları zemin sağlama görevi üstlenmiş durumda.
Bilinçli şekilde PKK’nın normalleştirilmesi kampanyasına el
verdiler.
Bahoz Erdal’ın öldürülmüş olma ihtimali karşısında hepsinin birden nasıl yasa büründüğünü izlediniz. Hakkari’de ise PKK’nın üç çocuğumuzu daha öldürmesini es geçtiler. Çünkü “yere izmarit bile atmayan diktatörlük karşıtı PKK” algısı zarar görürdü.
Burada, siyasi yollardan Erdoğan’ı hal edemeyen ittifakın, PKK’nın şiddetine, olası Türk-Kürt, Sünni-Alevi çatışmalarına bel bağladığı açıkça görülüyor.
CHP ve HDP siyasi zemini tahrip ederken, aynı anda
PKK/DHKP-C/DAEŞ sokağı terörize edecek ve çözülme
gerçekleşecekti.
Dörtlü resimde, onlar açısından sorun AK Parti ve henüz teslim
olmayan Bahçeli’de…
MHP teslim alınırsa, ülkücü ve Kürt gençler sokakta karşı karşıya
getirilecek.
Ancak “sorun” hala bitmiş sayılmaz.