Markar Esayan Akşam Gazetesi

Sekülerizmden faşizme uygun adım...

Son kanun “tartışması”nda beni derin bir şekilde endişelendiren şey, bir konunun, üstelik çocukları ilgilendiren bir konunun hak ettiği samimi, daha doğrusunu bulmaya dönük bir tartışmaya neden...

21 Kasım 2016 | 551 okunma

Son kanun “tartışması”nda beni derin bir şekilde endişelendiren şey, bir konunun, üstelik çocukları ilgilendiren bir konunun hak ettiği samimi, daha doğrusunu bulmaya dönük bir tartışmaya neden olması yerine, yine o bildik linç arzusuna kurban edilmesiydi.

Açıkça, bir siyasi partinin işi gücü bırakıp tecavüzcüleri korumak için bir düzenleme yapmaya çalıştığına inanmaya bu kadar hevesli bir kesimin olması ürkütücü. Önerge teklifinde imzası bulunan arkadaşlarımızın fotoğraflarının boy boy manşetlere taşındığına, bu kişilerin tecavüzcüleri aklamaya çalışan kişiler olduğuna dönük gözü dönmüş bir kampanyaya tanık olduk, oluyoruz.

Bu önemli/hassas konunun kamuoyunda daha iyi tartışılması gerektiği ortada. Bizler de bu konuda özeleştiri yapmalıyız. Ancak AK Parti’yi, onun sosyolojisini, barbar, tecavüzcü olarak zaten kabul etmiş kesimler için konunun kız çocukları olmadığı, nefretlerini kusmak için fırsat kollayıp bulduklarında kendilerinden geçtikleri de ortada.

Buna aslında her konuda tanık oluyoruz. Meclis’te özellikle CHP’li vekillerin her konuşmasında nefret suçu içeren bir kin, kibir, üstencilik ve irrasyonellik eğilimi var. Her hallerinde zaten AK Parti ve sosyolojisini insan altı, barbar, düşük tabiatlı, kendilerini ise ontolojik olarak çağdaş, hümanist, demokrat ve üstün gören bir savrulma var. Bir kısmı bunu kendi isimlerini kamuoyunda parlatacak bir imkan olduğunu görerek (rol) yapıyor; bir kısmı ise gerçekten hastalanmış gibi. İstisnalar da var ve onlar bize umut veriyor. Ama adı üstünde istisna durumundalar.

AK Parti’yi, kendi malları olarak gördükleri Türkiye’yi işgal etmiş düşman uzaylılar yerine koyma hali, tabii uzlaşma, müzakere, yapıcı eleştiri olgularını ulaşılmaz kılıyor. Her türlü bu işgalci düşmana zarar vermek ve hal etmek gibi bir ruh durumu hakim. Bu şekilde, medyalarının da yardımıyla kendi tabanları ile ülkeleri arasındaki duygusal bağı da zayıflatıyorlar. O insanların çoğu ülkelerini onların bu ruh durumundan okuyarak Türkiye’yi terk edilmesi gereken bir cehennem olarak görüyorlar. Hiçbir partinin tabanını depresyona sokmaya, nörozlarını beslemeye, onları sokağa çağırmaya hakkı yok.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 272 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 377 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 287 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 495 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 2.004 Okunma