Bizler çocukken, bayram zamanı geldiğinde içimizi hoş bir heyecan kaplardı. Çocuklar etraflarını çok iyi gözlemlediğinden, ortamda yaşanan değişimi algılardık. Tabii bu değişim bizim hoşumuza giden türdendi. Kokuya duyarlı olduğum için, ben bayramları Ramazan pidesi, Paskalya çöreği kokusu olarak kodlamıştım. Bayramların eğlenceli tarafı ise pide ve çörek almak için kuyrukta bekleme görevinin bizlere tevdi edilmiş olmasıydı.
İnsan çocukluğunda yaşadığı, edindiği alışkanlıkları devam ettirme konusunda güçlü bir eğilim taşır. Kentleşmeyle birlikte bu yakın temasın azaldığı söyleniyor ve kısmen bu doğru da. Buna dikkat etmeliyiz. İnsanı insan, toplumu toplum yapan şey daha çok para kazanması değil, bu değerlerini nesilden nesile aktarmasıdır çünkü.
Tabii Müslüman komşularımızla çok iyi ilişkilerimiz vardı. İlişkiden öte bir aileydik biz. Birbirimizin bayramlarını kutlar, nezaket konusunda yarışırdık. Tabii Ramazan ve Büyük Oruç’ta verilen iftarlara icabet etmek de