Devletimizi hangi hükümet sistemi ile daha demokratik, millet iradesine tam olarak bağlanmış ve verimli hizmet vereceğini, tabii ki her alanda daha güçlü olmasını sağlayacak şekilde nasıl yönetilmesi gerektiğini tartışıyoruz. Milletimiz bu anayasa değişikliğiyle son derece ilgili bir şekilde tarihten getirdiği tecrübelerle de ciddi bir müzakere sürecinin içine girmiş durumda.
CHP ve bileşenleri ise, teklifte olmayan birçok çarpıtmanın peşine bilinçli bir şekilde takılarak bu tartışmayı gerçek zemininden ayırmaya, ne olursa olsun bunu engellemeye çalışıyor.
Bunun nedenini anlayabiliyorum. Zaten darbelerle parlamenter sistemden uzaklaşmış şu anki durumda halkın tamamını kucaklamadan, hükümet olmayı hedeflemeden veya bu hedefi milletle değil başka odaklarla gerçekleştirmeyi umarak varlıklarını sürdürebiliyorlar. Yedi seçim kaybetmiş bir genel başkanın bir partinin başında kalmasını sağlayan başka bir sistem dünyada yoktur sanırım.
Oysa yeni sistemde yüzde 50+1 ile seçilmek zorunda kalacak Cumhurbaşkanı adayları tüm toplumu kucaklamak zorunda ki, bu hem demokrasimizi güçlendirecek, hem de normalleşmeyi sağlayacaktır. Artık millet sistemin kalbine yerleştiği için arka kapılarda veya bir koalisyonda iktidardan pay kapmak söz konusu değil. Cumhurbaşkanlığı yarışına girip, başarılı olamayan adaylar milletvekili bile olamıyor. Böyle bir durumda bir genel başkanın partisinin başında kalması çok daha zor. Değişimin önü açılacak.