Seçim tarihi kesinleşti. Beş benzemezlerin yeniden omuz omuza
mücadele etme zamanları geldi çattı.
Dolayısıyla artık makyaj zamanı geldi.
Duran Kalkan silah bırakma çağrısı yapan HDP Eşbaşkanı Demirtaş'a
çatarak “Siz neyi başardınız da bizden silah bırakmamızı
istiyorsunuz” deyiverdi. (Bu yüzde 13'lük başarının HDP'ye değil,
başka yerlere borçlu olunduğunun itirafı.)
Bu açıklamayı olduğu gibi alıp kabullenenler bildik analizler
yaptılar. HDP'nin PKK karşısındaki çaresizliğinden dem vurdular.
Oysa Duran Kalkan HDP'ye çatarak onu korumaya alıyordu. Hani baba
daha çok dövmesin diye anne erken davranıp birkaç yalandan şaplak
atar ya çocuğa, öyle...
7 Haziran seçimlerinden önce, darbe mekaniğinin koçbaşı olan
HDP'nin, bu sorunlu tercihi nedeniyle, Meclis'e giremezse değil,
girerse sürecin sona ereceğini ve çatışmaların başlayacağını ifade
etmiştim.
Dediğimiz çıktı.
Oysa ben HDP'nin darbe değil, barış mekaniği içinde yer almasını
arzuladığımı, bunun çok kritik/tarihi bir rol olduğunu, Yeni
Türkiye'nin doğal ittifakının muhafazakarlar ile Kürtler arasında
olduğunu sayısız kez dile getirdim. Müesses nizamdan en çok çekmiş
grupların en kalabalığı olan bu iki kesimin siyaseti domine etme
gücü vardı.