CHP’nin ne pahasına olursa olsun, siyaseti normalleştirmemek için elinden gelen her türlü çılgınlığı yapmaya kararlı olduğunu görüyoruz. Tabii bu çılgınlık kapasitesini artırmak için Mayıs 2010’daki Baykal’a dönük kaset kumpası önemli bir kırılma oldu. Partiye Kılıçdaroğlu ile sağduyudan uzaklaşma yönünde makbul bir aktör edindirildi.
CHP, Baykal döneminde de, mesela 27 Nisan muhtırasına verdiği destekle çok da makbul bir görüntü vermiyordu. Ancak, yine de mesele ülke bekası olduğunda, CHP’nin bugün olduğu kadar savrulmayacağını umabilirdik. Sanırım Baykal’a yapılan operasyonun da nedeni buydu.
CHP, kaset operasyonuyla ulusalcı/Atatürkçü çizgisini (ki eski CHP’nin de ne kadar Atatürkçü kaldığı tartışılabilirdi) tamamen terk etti. Seçmenine hiçbir ümit ve başarı kırıntısı vaat etmeyen, bu olmadıkça da eline geçirdiği her şeyi karşısındakine fırlatan bir hırçınlık/depresyon merkezi haline geldi CHP.