Ülkemizin demokrasisi inşa halinde. Yedek evimiz olmadığı için
başka bir yere gidip bu inşayı gerçekleştiremeyiz. Yani hem
evimizde oturacağız, hem de onu depremlere (darbe, koalisyon ve iç
çatışma risklerine karşı) dayanıklı hale getireceğiz. Bu durumda
azami dikkatli, çalışkan, cesur ve kararlı olmak
durumundayız.
Evde hem yaşar hem onu köklü bir tadilattan geçirirken de sanki
tadilat bitmiş de evimiz zaten mükemmelmiş sanrısına kapılamayız.
Hukuk, yargı, işdünyası, medya, bürokrasinin tamamı, içinde yaşayan
bizler, hepimizde sorunlar var. Bunlar zorluklarımız. Ama bu
zorlukların işlevi de, bizde evimizin çürük olduğu bilincini açığa
çıkarması... Engeller ve itirazların diyalektik bir anlamı var.
Herkes halinden memnun veya herkes aynı fikirde olsaydı yönümüzü
tayin etmekte zorlanacaktık. Sanırım Kolakowski şöyle demişti:
Bugün Avrupalılar soru sormayı değil, soru sormanın kendisini bile
unutmuş durumda...
Tabii bu genellikle kuralsız ilerleyen şiddetli mücadele içinde
bazı şeyleri de kervan yolda düzülür mantığıyla çözüyoruz. Bu halin
de o kadar olumsuz bulunmasına karşıyım.