Sonuçları acı ve ara ara düş kırıklığı yaratacak gibi olsa da, toplumsal ve siyasal gelişimlerin evrensel ve yerel etkilere açık çok karmaşık bir doğası vardır. Toplum, siyaset ve devlet arasındaki etkileşim, genellikle bir gerilim halindedir. Üç aktörün ortak zeminde karşılaşmalarını sağlamak öyle kolay iş değildir. Üstelik bu üç aktör kendi içinde çok parçalı ve yine gerilimlidir. Bu parçalar arasına paralel yapılar, doğal gerilimden de faydalanarak yuvalanma eğilimindedir.
Türkiye, ilk defa bu üç aktörün, birbirine yakın güçlere sahip olduğu bir normalleşme süreci yaşıyor. Geçmişte, toplumsal talepler karşılanmadığı gibi, bunlar tehdit olarak görülüyordu. Devlet, bir önleme ve izole etme vazifesini ifa ediyor, siyaset de toplum ile devlet arasında bir tercihe zorlanıyor, ya devlet tarafında yer alarak değersizleşiyor, ya da halkçı politikalara yöneldiği anda hedef haline geliyordu.