Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün, AK Parti’nin Meclis Grup Toplantısı’nda millet-vekillerine hitap ederken, konuşmasının bir yerinde, muhalefet partilerine dönük dikkat çekici ifadeler kullandı.
“28 Şubat ittifakının karşı çıktığı hususlara baktı-ğımızda,” diye başlayan cümlesini şu türden başlıkları sıralayarak sürdürdü:
-Türkiye’nin kazanımlarından vazgeçeceklerini, sınır ötesi harekâtlarını bitireceklerini, bulunduğumuz yerlerden çekileceklerini,
-Ekonomiyi IMF’e teslim edeceklerini,
-Savunma sanayii, nükleer santral gibi büyük yatırımlara kilit vuracaklarını,
-S-400’leri geri vereceklerini,
-ATAK’ları atacaklarını,
-Yap-işlet-devret projelerini yerle yeksan edeceklerini,
-Bu hizmetleri verenleri pişman edeceklerini, tek parti devri karanlığına döndüreceklerini anlıyoruz.
Muhalefetteki 6 partinin, HDP’nin yarı açık, yarı gizli desteğiyle oluşturduğu kombinasyonun, şu an için sadece parlamenter sisteme geçiş konusunda uzlaşma sağladığı bilinse de, bu birlikteliğin seçimlere doğru bir seçim ittifakına dönüşme ihtimali yüksek.
Birbirlerine güvenmeseler de, birbirlerini yer yer kamuoyu önünde eleştirmekten/suçlamaktan çekinmeseler de, iktidarın bir parçası olma iddiasını koruyabilmeleri için, 7’si de birbirine muhtaç olan partiler bunlar.
Peki ama iktidara gelmeleri halinde nasıl bir yönetim sergileyecekler?
Nasıl bir Türkiye tasavvuru içindeler?
İçinden geçtiğimiz dönemde olduğu gibi ‘muhataralı zamanlarda’ nerede nasıl duracakları belli mi?
Zelenski’nin durduğu gibi mi duracaklar?