Geçen ay yüksek yargı organlarından birinin başkanı ile konuşurken söz, Ankara’daki sohbet konularının ana başlığı olmayı sürdüren, FETÖ meselesine geldi.
Yargı sistemi içinde “Kim kimdir” sorusunun yanıtı 15 Temmuz’un çok daha öncesinden hemen hemen belliydi.
Yüksek yargı organlarının iç bünyesinde sık sık yapılan seçimler, kamuoyuna mal olan davalarda alınan tutumlar, en önemlisi de özellikle 2010 sonrası FETÖ’cü yargı mensuplarının çoğunun kendilerini gizleme ihtiyacı hissetmemesi, bu mücadelenin yargı ayağıyla ilgili işlerin yürümesini hızlandırdı.
Bir örnek vereyim.
Mesela daha 2011 yılında bir Danıştay üyesinden, 60 civarında FETÖ’cünün “Bundan böyle biz bir grup olarak hareket edeceğiz” diyerek ortaya atıldıklarını işitmişim.
Herkes pozisyonunu daha o günlerde belli ettiği için kurum içindeki seçimlerin bir dönem tıkandığını de biliyoruz.