Hatırlıyor musunuz?
İstanbul Havalimanının bulunduğu bölge, havalimanı inşaatı başlamadan önce İsviçre peyniri gibi delik deşik bir haldeydi.
Taş ocaklarının çukurlarını doldurup sahayı düzleştirmek için binlerce kamyonun aylarca toprak taşıdığını da hatırlıyoruz.
Diğer yandan havalimanı inşaatı devam ederken, yürütülen sert kampanyalar da unutulmuş değil.
İnip kalkacak uçakların güvenliği bile aylarca tartışıldı.
“Karadeniz’den esen rüzgârlar şöyle esiyor, böyle esiyor”, “İniş sırasında o sert rüzgârlar şu yönden eserse böyle, o yönden eserse şöyle risk oluşturacak, uçaklar inemeyecek” şeklinde kâbus senaryoları havada uçuştu.
Havalimanında uçuşların başlamasının üzerinden geçen 2 yıllık süre, bu eleştirilerin hiçbirinin bir değerinin olmadığını herkese gösterdi.
Yatırım bedeli olarak Hazine bütçesinden tek kuruş çıkmadığı gibi, kira ve garanti üstü ödemelerle devletin kasasına fazladan para girişi bile oldu.
2019 yılında İstanbul Havalimanı için devlete...