Soçi’de yapılan dördüncü Astana Zirvesi’nin en önemli sonucu,
Moskova’nın ABD ile Suriye’de “güvenli
bölge” pazarlığı yapan AKP’yi “bölge cephesi”
içinde tutabilmeyi sürdürmesi oldu.
Madde madde anlatalım: Tuzak mı, tuzağa tuzak
mı?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme
kararı bağlamında, Türkiye ile Suriye’nin kuzeyinde kurmak istediği
“güvenli bölge”nin en başından beri bir tuzak olduğunu
belirtiyoruz. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde de bir
özerk bölge kurma tuzağı…
AKP hükümeti ise bu tuzağa, tuzak kurabileceğini hesap ediyor!
Şöyle ki, kontrolü kendinde olursa, o
özerk bölgenin PYD özerk bölgesi yerine, kendi
etkisi altındaki ÖSO özerk bölgesi olacağını hesap
ediyor!
Kuşkusuz, Irak deneyimini iyi bilenler için,
bunun tuzağa tuzak kurmak olmadığı, tuzağa düşülmekte olduğu
açıktır. Putin’in kaması
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
AKP’nin düşmekte olduğu bu tuzağı bozmak
için Erdoğan’a “Adana Mutabakatı”nı
hatırlattı!
Adana mutabakatı, karşılıklı yükümlülükleri olan, terörle mücadele
bağlamında iyi komşuluk ilişkisi mutabakatıydı.
Putin bu mutabakatı ABD-AKP ilişkisine kama olarak
soktuysa da, Erdoğan “Adana Mutabakatı”na
öncelikle Suriye’ye yaptığı operasyonların hukuki zemini olarak
değerlendirebileceğini düşünerek sarıldı.
Oysa Adana Mutabakatı’nın AKP’nin mevcut politikaları bakımından
iki barajı vardı: