Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa dörtlüsünün İstanbul
Zirvesi, ABD’nin masada olmaması
boyutuyla değerlendirildi hep… Fakat en
az onun kadar önemli bir diğer yanı ise,
İran’ın da olmamasıydı!
Bunun ne anlama geldiği ve ne sonuçlar doğurabileceğine geleceğiz
ama öncelikle Erdoğan’ın İstanbul Zirvesi
hedeflerini inceleyelim: Erdoğan’ın dörtlü zirveden
beklentisi
Erdoğan’ın 7 Eylül’de yapılacağını ilan ettiği ama
muhataplarının ayak sürüyerek ve zayıf bir gündemle en sonunda 27
Ekim’e razı olduğu İstanbul Zirvesi, önemli bir karar ya da
mutabakatla sonuçlanmadı. Peki, Erdoğan neden
böylesi bir dörtlü zirvede ısrarcı oldu?
1. Erdoğan için pratikte İstanbul Zirvesi
dar anlamıyla, Soçi Mutabakatı’nın gereğinin
yerine getirilememesi şartlarında İdlib
merkezli ortaya çıkacak göç problemine
AB’yi ortak etmektir.
2. Geniş anlamda ise izledikleri şu
Neo- Abdülhamitçi çizgiyle Suriye
masasına oturabilmektir: Rusya’yla alan
açmak ama ABD’yle pazarlıkları sürdürmek,
ikisine karşı AB’yle denge aramak. Ankara
ile Washington, İran konusunda hemfikir mi?
Fakat bu dörtlü zirvenin sonuçları bakımından en önemli özelliği,
Soçi’den sonra İstanbul’da da İran’ın
dışarıda bırakılmış olmasıdır.
Zira, İdlib sorununa dair Ankara ile Moskova arasında varılan 17
Eylül tarihli Soçi Mutabakatı pekâlâ
Astana Üçlüsü formatında da
yapılabilirdi!
İran’ın hem Soçi’de hem İstanbul’da
dışlanmasının arkasında, Suriye’de siyasi çözüm sürecine girilirken
An...