Mehmet Ali Tekin Yeni Akit Gazetesi

Toprağı Gönendirdin

Sevgili okuyucularım, Sıla-i Rahim’in… Akraba, dost, arkadaş ziyaretinin ehemmiyetine dikkat çekmek istiyorum… Bir Sılai Rahim esnasında hissettiklerimi kaleme aldığım, 2012 yılında yayınladığım bir...

05 Haziran 2017 | 76 okunma

Sevgili okuyucularım, Sıla-i Rahim’in…

Akraba, dost, arkadaş ziyaretinin ehemmiyetine dikkat çekmek istiyorum…

Bir Sılai Rahim esnasında hissettiklerimi kaleme aldığım, 2012 yılında yayınladığım bir yazımı, sizlerle paylaşmak istiyorum:

Geçtiğimiz günlerde, hanımla birlikte memlekete gittik. 

Her yıl haziran, temmuz aylarında, sıla-i rahim yaparım.

Doğduğum evi ve köylülerimi, ziyaret ederim.

8 yaşına kadar yaşadığım yerleri gördüğümde, sanki başka dünyalara gittim.

Lamba ışığı altında, okuma yazmayı öğrenmeye çabaladığım günlere…

Gece karanlığını yarmak için mücadele veren, idare lambası rehberliğinde, halamın evine gidişim geldi gözlerimin önüne…

‘Anne, babam ne zaman gelecek?’ diye sorduğumda;

‘Goca garlar yardığı zaman guzum.’ dediğini, işitir gibi oldum…

Kasım ayında başlayan ve Aralık ayı ortalarına doğru, harmanların bile yarım metre karla kaplandığında…

‘Goco garlar yağdığı zaman’ dilimiydi, anamın dilinde...

‘ Haydi oğlum, çardağın kapısını aç da, Sarı öküzle, tanayı sal.’ dediğini işittim anamın…

Gocaman okul çantasıyla, yarım metre karlar üzerinde, bata çıka; 15 dakikalık yolu, bir saatte katettiğim aklıma geldi…

Ama okul dönüşünde Bağbeleni’nde, o goca çantayı altıma alıp; arkadaşlarla birlikte kayması, bizi mutluluğun zirvesine taşırdı…

Okul dönüşünde anamın ‘Guroluk’tan su doldur gel oğlum.’ dedikten sonra, boyum kısa olduğu için, neredeyse yarı boyumdaki ‘boduç’la ; ‘Guroluk’tan, karda düşmemek için çırpınarak, yalpalaya yalpalaya eve gelişim, canlandı gözümün önünde…

Nisan, mayıs aylarının gelmesini, çok isterdim. Çünkü bu aylarda ‘Davar keşiği’olurdu.

Hacıahmetler (Köylümüzün dilinde Hacıahmatlar) ile Irgınlar Mahallesi’nin keçi, oğlak ve sığırları salınır; Çolak Bayram Dayı’nın yanına, o gün keşiği (sırası) gelen evden bir çocuk, çobana yardımcı olmak için, davar gütmeye giderdi.

Sıra (Keşik) bize geldiğinde, kardeşim Halit küçük olduğu için, davar gütmeye ben giderdim.

Akşama doğru davarı, evimizin arkasındaki tarlaya yatırmaya getirirdik.

İşte benim için eğlence, o zaman başlardı. Çolak Bayram Dayı ile birlikte, akşam yemeğini tarlada yerdik. Yemekten sonra, ateşi yakar ve çaydanlığı üzerine koyar, çayın demlenmesini beklerdik…

Ateşin yanında sabahlamak, ayrı bir mutluluk kaynağıydı benim için.

Bunlarla birlikte daha nice hatıra canlandı gözümün önünde.

Ve beni başka dünyalara götürdü köyümün çoraklığı, yoksulluğu, çaresizliği…

Bizim köyümüze, elektrik 1979 yılında geldi.

Su problemi ise, hâlâ tam bir çözüme kavuşmadı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Onlar Bizim Öğretmenimiz Demedim ki… 09 Ekim 2017 | 340 Okunma Kürt Sorunu Kemalist Bakış Açısıyla Değil… Ümmet Eksenli Bakış Açısıyla Çözülür… 03 Ekim 2017 | 241 Okunma Dostlarla Boğaz Turu 25 Eylül 2017 | 115 Okunma Eğitim Öğretim Hâl-i Pür Melâlimiz… 18 Eylül 2017 | 119 Okunma PKK ve Faili Meçhullerin Anası 12 Eylül… 11 Eylül 2017 | 234 Okunma