Mümkün olsa da ajan papaz Brunson'lardan iki üç tane daha bulup,
bunları birer birer ABD'ye göndersek. Meğer Amerikan yönetiminin
gözündeki Türkiye'nin önemi, NATO üyeliğinden ya da stratejik
ortaklıktan falan kaynaklanmıyormuş. Brunson'un teslim edilmesi,
her şeyden önemliymiş.
Brunson'un teslimi
ABD Başkanı Trump, orman yangınlarını yerinde görmek için
Kaliforniya'ya gitmeden önce, Beyaz Saray bahçesinde gazetecilerin
sorularını cevaplıyordu. Konu Kaşıkçı'dan ve FETÖ'den giderek
Türkiye'ye geldi. Trump o anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı övmeye
başladı, Erdoğan'ın çok sevdiği arkadaşı olduğunu falan söyledi.
Çünkü Brunson ABD'ye teslim edilmişti.
Çavuşoğlu-Pompeo
Dışişleri Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu Washington'da ABD Dışişleri
Bakanı Mike Pompeo ile görüşürken, Trump'ın estirdiği sevgi
rüzgârının serinliğini mutlaka hissedecektir. Ancak bu sevgi
rüzgârı Feto'nun Türkiye'ye teslimine ya da ABD'nin PYD'ye olan
muhabbetinin son bulmasına dayanacak mıdır, bilemeyiz...
S-400'ler
Artık Amerikalılar da biz de dünün geride kaldığını ve yeni dünya
gerçeklerinin Türk-Amerikan ilişkilerini de çok farklı bir yere
getirdiğini biliyoruz. Diyelim ki PYD'ye ilişkin görüş
ayrılıklarını geride bıraktık. Diyelim ki ABD nihayet Türkiye'nin
güney sınırlarında kendisine ve İsrail'e bağımlı bir Kürt devleti
kurmaktan vazgeçti... Peki Türkiye'ye Rusların füze savunma sistemi
olan S-400'ler gelince ne olacaktır?
Feto ne olacak?
Kısacası Çavuşoğlu'nun Washington'daki temasları mutlaka olumlu
geçecektir. Ama bu olumluluk, Türkiye ile ABD arasındaki
ilişkilerin yeni dünya koşullarına uyarlı bir yapıya gireceği
anlamına gelmiyor. Çünkü ABD hâlâ kendisini dünyanın kabadayısı
olarak görmekte... Ajan papaz Brunson'u istemekte hak sahibi
olabilir ama Türkiye'deki 15 Temmuz faciasının mimarı ajan hoca
Fetullah Gülen'i geri vermemekte de direnebilir...