Bu akıllı cep telefonları ile toplumsal hayatımıza giren bir alışkanlık var... Cep telefonu olan herkes kendini fotoğrafçı sanıyor... Bazıları sofraya oturduğu anda masadaki yiyeceklerin fotoğrafını çekiyor. Kendine hayran olan bazıları olmadık yerlerde bile yüzlerini, vücutlarını fotoğraflıyor. Bütün bunlar da sosyal medya aracılığı ile kitlelerin beğenisine sunuluyor. Bu alışkanlığın en kötü yansıma biçimi de, başkalarının felaketlerinin fotoğraflanması değil mi? İntihar girişiminde bulunan bir kişiyi bundan vazgeçirmeye çalışmak yerine onun fotoğrafını çekenler yok mu? Kavga edenleri ayırmaya çalışmak yerine onların fotoğrafını çekmek çok sık rastlanan bir durum... Uluslararası çarpıklıklar İşin en acı yanı, bu kötü alışkanlığın uluslararası ilişkilere de yansımış olmasıdır. Şu Suriyeli sığınmacıların yürek yakan trajedilerine, diğer ülkeler sanki cep telefonları ile fotoğraf çekermiş gibi yaklaşmıyorlar mı? Ya da uluslararası hukuku çiğneyen Rusya'nın Ukrayna'yı tehdit etmesi, Kırım'ı ilhakı neticede sadece fotoğraflanıyor. Rusya'ya sözde ambargo uygulayan ülkeler de, bu ülke ile Suriye'de işbirliği yapıyorlar. Bu kötü alışkanlığın bize yansıma biçimi daha da dramatik tablolar yaratmakta.