"Sigara içtiğini çevresinden gizleyen kişi için en uygun ortam sisli havalardır" denilir ya... Bu deyişi siyasete aktardığımızda da "Kendilerine inanan insanları aldatanlar için de en uygun ortam sisli havalardır" diyebiliriz herhalde...
HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın Sur'daki terörist eylemlere destek vermeleri için partililerini yine sokağa davet etmesini izlerken, onun aday olduğu Cumhurbaşkanı seçimi kampanyasında "Biz bütün Türkiye'nin partisiyiz" demesini yine hatırladım. Ona oy veren aldatılmışlar, acaba şimdi başlarını taştan taşa vuruyorlar mı?
Aldatılmışlık duygusu
Bu "Aldatılmışlık duygusu" şu anda Türk toplumunda en ağır basan ruh haletidir...
Hatırlayın Ergenekon ve Balyoz gibi davaların kamuoyunda heyecanla izlendiği günleri... Darbe hazırlayanlar önce Fatih Camisi'nde bomba patlatıp, toplumu ayaklandıracaklarmış benzeri haberleri, suçlu ilan edilerek tutuklananları hatırlayın. "
Dini cemaat"miş...
Meğer onlar da aldatmacaymış... Meğer kendilerini "Dini cemaat" olarak sunan kökü dışarıda bir örgütün polisteki ve adliyedeki imamları ve basındaki uzantıları aracılığıyla sahneledikleri bir tezgâhmış bu davalar... Meğer "Cemaat" de dışarıdaki "Büyük Akıl"ın yazdığı senaryoyu sahneleyen figüranlar topluluğuymuş...
Şöyle bir hatırlayın... Bu tezgâhı sahneye koyanların militarizme ve vesayetçi demokrasiye karşı mücadele ettiklerini zannetmiyor muyduk? Marangoz Cepetto'nun ürettiği Pinokyo yalan söylediği zaman burnu uzar... Bizi sürekli aldatanların ise bırakın burunlarının uzamasını, yüzleri kızarmadı bile...