Berlin'de Noel Pazarı'na kamyonla dalıp 12 kişiyi ezerek öldüren Tunuslu terörist Enis Amri'nin Milano'da vurulup öldürülmesi sürecinde, başta Alman Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm ilgililerin sergiledikleri sabırsızca telaş şaşırtıcı değil miydi?
Demek gerçekten "Benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" mantığı bu ülkeyi yönetenlerin zihinlerine egemenmiş.
Hoşgörülüydüler
Türkiye'yi kana ve ateşe bulayan, orduya sızıp uçaklarla ve helikopterlerle halka ateş açan, Güneydoğu illerini yaşanmaz hale getiren teröristlere ve onlara yazıları ile cesaret veren işbirlikçilerine karşı Almanya'nın gösterdiği ilgi ve sevgi, hepimizi hem üzmüş hem de şaşırtmıştı. Bu tabloya bakarak "Acaba teröristlere ve onların işbirlikçilerine kucak açmak demokrasinin bir gereği mi" diye düşünmeye başlamıştık.
Gauck kucak açmıştı
Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Türkiye'de FETÖ'cülere yakınlığı ile bilinen ve hakkında tutuklama kararı bulunan bir kişiyi ağırlayıp ona cesaret ve destek vermesi ya da Türkiye'de terörizmle bağlantıları yüzünden kaçıp Almanya'ya sığınan kişilere hemen pasaport verilmesi, bu ülkenin terörizme karşı hoşgörülü davranacağı yolundaki işaret olarak algılanmaktaydı.
Meğer bu hoşgörü sadece Türkiye'yi hedef alan teröristlere karşı söz konusuymuş.
Meğer hoşgörüsüzmüşler