Doğanın insanlığa karşı acımasızca ve insafsızca saldırıları
bitmek bilmiyor. Salgın hastalıkları, seller ve yangınlar izledi.
Milyarlarca öğrenci eğitim dünyasından kopartıldı. İnsanlar
izolasyona mahkûm edildi. İklimler değişti.
Aslında belki de doğa geçmişin intikamını alıyor. Dünya savaşları,
sömürgecilik, esir ticareti, ırkçılık, nefret suçları...
Ancak şu anda çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bugün dünyanın
herhangi bir ülkesinde kamu görevlisi olmak demek, sınırsız özveri,
sonsuz hizmet ve kendini topluma adamış olmayı gerektiriyor.
Cumhurbaşkanlığı ya da bakanlık gibi makamlar sadece fedakârlık ve
uykusuzluk demektir.
Bu arada insanlığın en büyük zaaflarından biri olan Amerika
Birleşik Devletleri'nin yeteneksiz yönetimi, yine girdiği bir
ülkenin tüm istikrarını yok etti. Bugün Afganistan'da yaşananlara
bakınca, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin Amerika kıtasını
ne zaman terk etmeye karar vereceği düşünülebilir.
Eski zamanlar
Amerika zamanında kumar sömürgesi olarak kullandığı Küba'yı,
insanlık trajedisine sahne kıldığı Vietnam'ı, üçe bölüp kana
boğduğu Irak'ı terk etse ne olur, etmese ne olur?
Bizim burada...