Fransız milliyetçiliğinin bayraktarı Napolyon veya
"Pan-Germanizm"in eylemcisi Hitler yaşasalardı aşağıdaki fıkraya
gülerler miydi acaba?
Annesi Fransız, babası da Alman olan bir bebek doğmuş.
Bebeğin adını "Euro" koymuşlar. Nüfus memuru "Böyle isim olur mu"
diye itiraz edince baba kızmış, "İlk çocuğumuzun adı Frank,
ikincisinin adı da Mark'tı. Neden üçüncüsü Euro olmasın ki"
demiş...
Zaman ve değişim
Zaman ve değişim bu tür çarpıcı sonuçları getirir insanlık
tarihine. Bu gün tartışılmazlar ve tabular olarak gördüğünüz
konular, bakarsınız bir gün sonra mizahın kapsamına girivermiş. Ya
da en trajik olayların arasından bir tebessüm goncası
çıkıverir.
Bizim yakın tarihimizin bu tür trajik olaylarının en önde geleni
İstanbullu Rumları hedef alan 1955'in "6-7 Eylül pogromu" değil
midir?
Atatürk ve Beethoven
Karanlık bastırdıktan sonra yağmacı kalabalıklar Beyoğlu'nda
İstiklal Caddesi'ne dalınca, mağaza sahipleri yıkımdan ve yağmadan
kurtulmak için vitrinlerine Atatürk'ün büstünü koyuyorlardı.
Rahmetli ses sanatçısı Necmi Rıza'nın da Beyoğlu'nda kendi adını
taşıyan bir kumaşçı mağazası vardı. O telaşla onlar da bir büst
bulup mağazanın vitrinine yerleştiriyorlar ve böylece yağmacılar
mağazaya dokunmuyor.