Muhtıralı askeri darbelerle ve son olarak da "28 Şubat" ile
"Postmodernizm" in Türkiye'nin siyaset ve düşünce yaşamını nasıl
etkilediğini görmüştük. PKK terörünü kınamak yerine devleti
suçlayan "Akademisyenler İnisiyatifi"nin "Bu Suça Ortak
Olmayacağız" başlıklı bildirisi dolayısıyla da, "Empresyonizm"in
(İzlenimcilik) bizim siyaset ve düşünce yaşamımıza hâlâ yön
verdiğini bir kez daha görmüş olduk.
Empresyonizm nedir?
Empresyonizmde sanatçı izlediği görüntüyü, ışığı ve renkleri
algılamasına göre resmeder... Edebiyat ve müzikte de bireysellik ve
görülüp duyulanın değil algılananın ya da hissedilenin ağır
basması, empresyonist ürünlere damgasını vurur. Mesela Ankara'da
teröristler bomba patlattığı zaman bir siyasetçi kalkıp "Devlet
suçludur" derse, bu söylem gerçeği değil hissedileni
yansıtır...
Ünlü empresyonistler
Dilerseniz bu vesile ile "Empresyonist"leri hatırlayalım. Monet'nin
1860'ta Paris'teki bir sergide yer alan tablosuna "Impression-
Güneşin Doğuşu) adını vermesinden esinlenen sanat eleştirmenleri,
bu çizgideki çalışmaları "Empresyonist" olarak nitelediler. Monet,
Renoir, Sisley, Pissarro, Cezanne empresyonizmle özdeşleşmiş
ressamlar. Empresyonizmin müzikteki ünlü isimleri arasında Debussy,
Ravel, Satie, Respighi sayılabilir.
Dünyada ve bizde
Edebiyatta ise empresyonizm "Sembolizm"le kaynaşmıştır. Baudelaire,
Mallarme, Rimbaud, Verlaine gibi isimler bu akımı edebiyatta temsil
ederler. Örneğin Jean Renoir'ın "Oyunun Kuralları" filmi de bir
empresyonist yapıt olarak değerlendirilir. "Türk empresyonistleri"
denilince de Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık İsmail, Hikmet Onat
ve İbrahim Çallı hemen hatırlanır.
Her akım gibi empresyonizm de dünyada yerini yeni akımlara terk
etti. Örneğin Van Gogh, Gauguin, Seurat, Toulouse-Lautrec gibi ünlü
ressamlara "Post-empresyonistler" denilmez mi?