Dün bir televizyon kanalındaki tartışmada konuşmacılardan biri
"2019'da CHP iktidar olursa hem rejim parlamenter sisteme geri
döner, hem de Avrupa Birliği'ne hemen alınırız" doğrultusunda bir
şeyler söylüyordu. Eğer böyle bir ödül var olsaydı, bu konuşmayı
yapan kişiye herhalde "Yılın en hayalperest konuşmacısı" ödülü
verilebilirdi.
Ümit dünyası
Bu konuşmacı gibi düşünenler mutlaka vardır. Ve hatta bunların bir
bölümü başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkelerde sığınmacı
olarak bulunmaktadırlar. Bunlar herhalde "Bir gün Türkiye'de
mutlaka başarılı bir darbe olacaktır ve rejim AK Parti'den arınmış
şekilde hem 2002 öncesine dönecek hem de AB bize kucak açacaktır"
diye de düşünmektedirler.
Ah bu rejim yok mu?
2023'te Cumhuriyet'in ilanının 100'üncü yıldönümünü kutlayacağız.
Yani altı yıl sonra... Ama aradan geçen bir asra yakın zamana
rağmen hâlâ "Rejim" konusunda kimin tam olarak neyi ifade etmek
istediği belli değil. Oysa bu sürede "Rejim" tek partiden çok
partiye, devletçilikten serbest pazar ekonomisine geçmiş, sayısız
ekonomik ve siyasi kriz yaşamış, dört kez de doğrudan ve dolaylı
darbelere konu olmuştur. Rejim'in TBMM'si iki kez kapatılmış ve
Rejim'in anayasaları da lağvedilmiştir. Ama bu süreçte
rejim-perestlerden hiç kimse, bugünkü anayasal sisteme karşı
seslendirdikleri kaygıyı seslendirmemişlerdir.