Bir karar ya da bir eylem, toplumları da, devletleri de hiç tahmin edilemeyecek bunalımlara sürükler. Böyle bir eyleme Rus savaş uçağının düşürülmesi ile tanık olmuştuk. Son dönemde her alanda yoğun işbirliğine giren Türkiye ve Rusya uçak düşürülmesi yüzünden birbirleri ile diyalogları kesik iki ülke konumuna girmişlerdi. Dönemin Başbakanı Davutoğlu'nun "Ben talimat verdim" açıklaması ile ilişkiler daha da fazla zedelenmişti.
Gülenci albay
Bereket ki son dönemde Türkiye özür diledi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan
ile Rusya Federasyonu Başkanı Putin arasındaki dostça ilişkiler
canlandırıldı.
Son olarak bu olaya değinen Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat
Enstitüsü Araştırma Görevlisi Ruslan Kurbanov "24 Kasım'da Rus
uçağını kim düşürdü, kim bu emri verdi? Bu talimatı ne
Cumhurbaşkanı ne de Başbakan verdi. Bu talimatı İncirlik Üssü'nde
nöbetçi olan bir albay verdi. Fiiliyatta da bu albay Gülen'in
adamıydı" demiş.
Dış parmak
Sorumluluğunu bizim üstlendiğimiz ama aslında dış mihraklar
tarafından gerçekleştirilen bu tür eylemler, herhalde Rus uçağının
düşürülmesinden ibaret değildir. Mesela yüzlerce yıl birlikte
yaşadığımız Ermenilerin 1915'te tehcir edilmelerinde veya binlerce
yıldan beri burada yaşayan İstanbullu Rumların sınır dışı
edilmelerinde, dış parmak yok mudur? Ya da FETÖ dış kaynaklı bir
örgütlenme ve 15 Temmuz darbe girişimi de dışarıdan güdümlenen bir
eylem değil miydi?
İncirlik üssü
Rus uzman Kurbanov'un değerlendirmelerine dönersek, şunları da
duyarız:
"Darbe girişimi hazırlıkları için İncirlik Üssü fiiliyatta Truva
Atı görevi yaptı. Türkiye bu konuda bugün de tehlikeyi biliyor,
görüyor. Fakat yakın zamanda Türkiye'nin NATO'dan ayrılacağını
söylemek doğru olmaz... Türkiye'de Gülen örgütünün toplumda
oluşturduğu paralel yapı, iktidar merkezine ulaştı. Burada örgüte
ABD de önemli yardımda bulundu. Bu örgüt fiiliyatta CIA'in bir ajan
ağı. On yıllardır devlete sızdılar. Fethullah Gülen'in ABD'de
oturma izni almasına CIA ajanları yardımcı oldu."