Orada burada kendi ülkelerini gammazlayan, ilhamlarını doğdukları, doydukları ve yaşadıkları topraklarda değil bu topraklara göz dikmiş ülkelerde arayanlara, sade bizde değil dünyada da rastlanır. Bunlara gösterilecek en ünlü örnek "Lord Havhav" diye bilinen Amerika doğumlu İngiliz radyo spikeri William Joyce'dur.
Lord Havhav
William Joyce 2'nci Dünya Savaşı boyunca 1939 Eylülü ile 1945 Nisanı arasında Hamburg'dan, kısa dalgadan Nazilere karşı savaşan İngiliz ve Amerikan askerlerinin moralini bozmayı amaçlayan yayınlar yapmıştır. Daily Express gazetesinin radyo eleştirmeni bu adam için "Bunun konuştuğu hawhaw İngilizcesi" diye yazınca da Nazi karşıtı kitleler arasında adı böyle kalmıştır.
İdam edildi
Joyce son yayınını 30 Nisan 1945'te yaptı. Ertesi gün İngiliz kuvvetleri Hamburg'a girince, onun yerine İngiliz ordusunda görev yapan ve Nazi Almanyası'ndan İngiltere'ye kaçan Horst Pinschewer mikrofon başına geçmiş ve müttefiklerin zaferini duyurmuştu. Tutuklanan Lord Havhav ise vatana ihanetle suçlanmış ve 3 Ocak 1946'da idam edilmiştir.
Norveç'in Quisling'i
Yakın tarihin ünlü hainlerinden bir diğeri de Norveçli Vidkun Quisling'dir. Ülkesinin savunma bakanlığını yapan Quisling, Nazi ordusunun Norveç'i işgali ertesinde kurulan kukla hükümetin başbakanı olmuştur. 8 Mayıs 1945'te Almanya teslim olunca 9 Mayıs günü Quisling tutuklanmış ve sonra da yargılanıp idam edilmiştir.
Sen de mi Brutüs?
Tarihe ve edebiyata geçen hainlerin en ünlüsü ise Romalı Brutüs'tür. Julius Sezar'ın koruduğu Brutüs, onun muhalifi Kassius ile anlaşmış ve Sezar Senato'dan çıkarken onu bıçaklayıp öldürenlerin arasında yer almıştır. Romalı tarihçi Plutark'a göre Sezar kendisini bıçaklayanların arasında Brutüs'ü görünce, togasını başına çekmiş ve kaderine razı olmuştur. Shakespeare ise "Sen de mi Brutüs" cümlesi ile olayı edebiyata aktarmıştır.