Hani "Yalan da olsa söyle" derler ya... Siyasetçilerin seçim
kazanmak için seslendirdikleri vaatler gerçek ötesi olsalar da hoşa
gidiyor.
Hatırlarsanız geçmişteki kaybedilmiş seçimlerin birinden önce CHP
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu "Seçimi kazanırsak yoksul ailelere 600
lira maaş bağlayacağım" dediğinde, ona "Parayı nereden bulacaksın
diye" sorulmuştu.
Kılıçdaroğlu'nun bu soruya verdiği cevap, kuşaklar boyu isimleri
Kemal olacak tüm siyasetçilere kapak olacak nitelikteydi...
Kılıçdaroğlu "Benim adım Kemal, ben bulurum" demişti.
Adını değiştirir mi?
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de bol keseden vaatlerde
bulunuyor. Ama adı Kemal olmadığı için, bu vaatlerin kaynağı
konusunda topluma pek güven vermiyor. Ancak İnce'nin kuantum
teorisini kullanarak her şeyden iki tane üretilebileceğine dönük
bir projesi olduğu da söylentiler arasında bulunuyor. Daha olmazsa,
İnce'nin 24 Haziran'dan önce mahkemeye başvurup adını Kemal olarak
değiştireceği de ihtimaller arasında.
Köy-kent projesi
Unutulmaz seçim vaatlerinden biri de Bülent Ecevit'in tahtaya
çizerek anlattığı köyleri organize edip "Köy-kent"lere dönüştürme
projesiydi. Ancak hızlı kentleşme sonucu köyler boşalmaya
başlayınca, köylüler kendilerini kentlerde bulmaya başladılar.
Karadeniz bölgesindeki köy-kent uygulaması ise galiba
buharlaştı.
Sevgili Besim Tibuk'un Liberal Parti Başkanı olarak "Biz gelirsek
futbolda ofsaytı kaldıracağız" demesi de, vaat klasikleri
arasındadır.
Trump modeli
Dünya siyaset tarihinde seçimde vaat ettiği her şeyi seçildikten
sonra sonuçlarını düşünmeden yapan bir siyasetçiye örnek ABD
Başkanı Donald Trump'tır. Bu kişinin yönetiminde Amerika'nın bütün
müttefikleri ile arası açılmıştır. Amerika'ya gelen Meksikalı
göçmenleri durdurmak için duvar yapma projesi tamamlanıncaya kadar,
göçmenler çocuklarından ayrılmaya başlanmıştır.
Trump'ın izlediği politikalardan esinlenen CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'ye sığınan Suriyelileri gerekirse zorla
yeniden Suriye'ye gönderme projesi de, seçim kampanyasındaki
çarpıcı vaatlerden biridir.