"Çevre"nin ağırlığını AK Parti iktidarı ile "Merkez"e koyması ertesinde belirli kesimler çoğunluktan farklı olduklarını vurgulamak için kendilerini "Beyaz Türkler" olarak sunmaya başlamıştı.
Bu "Beyaz Türk" kavramının içeriğini anlamak için eli kalem tutan hemen herkes kendince yorumlar yapmaktaydı. Mesela Fehmi Koru "Taha Kıvanç" mahlasıyla yazdığı Yeni Şafak'taki köşesinde 2010'da şu yorumu seslendirmişti:
Şarap uzmanları
"...Kendilerini 'Beyaz Türk' sanan tipler başkalarından ayrılmak için üstünlük noktaları bulmak zorundalar. Bazısı 'şarap uzmanı' kesiliyor, bazısı farklılığıyla dikkat çekmek için resmiyet kokan davetlere bile kırmızı pantolon veya sapsarı tişörtlerle gidiyor, bir bölümü 'arya' meraklısı olduğunu ilân ediyor..."
Reha Muhtar da "Vatan"daki köşesinde Koçları ve Sabancıları hatırlatarak kendilerini "Beyaz Türkler" olarak sunanlardan öteye, sözde onların ideolojisini üretenlere şu uyarıda bulunmuştu:
Rengârenk oldular
"Hadi onlar zenginleştikten ve globalleştikten sonra iki kuşaktır bir Beyaz Türk aidiyeti kazanmaya başladılar, peki kendilerine Beyaz Türk ideoloğu sıfatı veren zevat, nereden edindi bu muhteşem kültürel birikimi?"
Aradan geçen yıllar boyunca Beyaz Türkler de çeşitlendi, rengârenk oldular... Kimi "Gezici" oldu, kimi Demirtaş'ın sazına takılıp HDP'ye kaydı, kimi de laikliği cemaatçilikte aramaya başladı... Kemalist Beyaz Türkler için Atatürk'ün "Biz kaynaşmış, sınıfsız bir kitleyiz" sözü artık hiçbir anlam ifade etmiyordu.