Garip bir dünyada ve anlaşılması zor bir coğrafyada yaşamıyor
muyuz?
Şu Irak'a bakın mesela... Bu ülke Nasrettin Hoca'nın türbesi gibi
değil mi? Çevresi açık ama kapısında kilit var... Üç tarafı açık,
isteyen istediğini yapıyor. Ülkenin en büyük ikinci kenti Musul,
IŞİD'in işgalinde... Bağdat'ın hükmü ne Erbil'e, ne de Basra'ya
geçiyor. Kandil benzeri tepeler teröristlerin üsleri haline
dönüşmüş. Ve Bağdat'taki sanal yönetim Türkiye'ye "Eğitim amaçlı da
olsa topraklarımıza asker gönderemezsiniz" diyor. İşin en garip
tarafı da, Irak'ı bu hale düşüren Amerika da Bağdat'ı haklı
buluyor.
Kim haklı?
Ya şu Suriye'nin haline bir bakın... Suriye bir anlamda Haçlı
Seferleri dönemindeki yapısına dönmüş. Her kent bağımsız bir birim
artık. 12 milyon kişi evini barkını terk etmiş. Akdeniz suları,
Suriyeli mültecilerin cesetleri ile dolu. Ve Rusya ile İran da,
"Aman Esed başta kalsın" diye uğraşıyorlar. İşin en garip yanı
Amerika'nın da "Acaba Rusya ve İran haklı mı" kuşkusu içinde olması
değil mi?
Bu garipliklerin coğrafyasında Türkiye'nin de genel eğilim dışında
kalması mümkün olabilir mi?
HDP garabeti
Anayasal demokratik rejimin bir öğesi olan HDP'nin ve HDP'li
belediyelerin hallerine bir bakın... Bir ayağı Washington'da, bir
ayağı Moskova'da gözü ve kulağı Kandil'e kilitlenmiş, hendeklerde
hayat arayan garip bir yaratık gibi değil mi HDP? Teröristler ne
tür eylem koyarlarsa koysunlar bunların sözcüleri bir ağızdan
"Devlet suçlu" demiyorlar mı? Ve Türkiye'nin sözde aydınları da
bunların yanında yer almıyorlar mı?