İnsanlar da, insanlık da hep bekler... Kimi elindeki malın
değerinin artmasını, kimi de sevdiği ile birlikte olmayı bekler.
Toplumlar daha istikrarlı, daha güvenli ve kavgasız günlerin
gelmesini bekler. Bir de hiç tahmin edilemeyen içerikli bekleyişler
vardır... Bunlara son örnek, Marmaris'ten gelen mücevher
soygunculuğu haberinde vardı.
Yüzük hırsızı turist
Habere göre 54 yaşındaki İrlandalı turist Ian Camppel, Marmaris
çarşındaki bir kuyumcuya girmiş ve pırlanta taşlı yüzükleri görmek
istemiş. İddiaya göre Ian Camppel kuyumcudaki tezgâhtarın bir anlık
dalgınlığından faydalanarak 40 bin dolar değerindeki bir tektaş
pırlanta yüzüğü avucunun içine sıkıştırarak dükkândan çıkmak
istemiş. Durumu fark eden tezgâhtar pırlanta sever turisti kapıda
durdurunca, Camppel avucundaki yüzüğü yutmuş... Çağrılan polis
ekipleri kuyumcudaki güvenlik kamera kayıtlarını incelemişler ve
Camppel'ın yüzüğü çaldığı belirlenmiş.
Tuvalet kapısında bekleyiş
İşte bu noktadan sonra yazının başında sözünü ettiğim tahmin
edilmeyen içerikli bekleyiş başlıyor. Kuyumcunun sahibinin yaptığı
açıklama bu bekleyişin nedenini de anlatıyor...
"- Hastanede Camppel'in çaldığı yüzüğü yuttuğu ortaya çıktı.
Turiste, pırlantayı çıkarmak için tedavisini üstleneceğimizi ve
kendilerine geri vermesi halinde şikâyetçi olmayacağımızı söyledik.
Tüm iyi niyetimize rağmen hırsızlığı kabul etmedi. Ancak çekilen 4
ultrason ile pırlantanın kalın bağırsağında olduğu net şekilde
ortada. Çıkarılması için doktorlar uğraşıyor. 11 saattir hastanede
başında bekliyorum."
Farklı bir bekleyiş
İrlandalı turiste yüzüğü dışkılama yoluyla çıkartabilmesi için
sindirimi hızlandırıcı ilaç, yani müshil verildiği öğrenilmiş...
Son haberlere göre yüzüğün kalın bağırsaktan çıkması için 15
santimetre kalmış. Camppel'ın, hastane bahçesinde polis eşliğinde,
sık sık yürütülüp, koşması da sağlanıyormuş.
Kendisini görüntüleyen basın mensuplarına, İngilizce olarak,
"Komandolar gibiyim" diye ellerini havaya kaldırarak, selam da
veriyormuş.
Evet... Hiç sizden çalınan değerli bir eşyayı yutan kişinin
"Başında", def-i hacet etmesi için 11 saat beklediğiniz oldu
mu?