Mehmet Barlas Sabah Gazetesi

Bizim klasiklerimiz de tüketim toplumuna kurban gider

Bir dönem Türk edebiyatının klasikleri televizyonlarda dizileştirilirdi... Geniş kitleler bu şekilde Bihter'le falan aşina olmuşlardı. Hatta bazıları "Aşk-ı Memnu"nun kitap halinde çıkacağını da...

10 Haziran 2018 | 82 okunma

Bir dönem Türk edebiyatının klasikleri televizyonlarda dizileştirilirdi... Geniş kitleler bu şekilde Bihter'le falan aşina olmuşlardı. Hatta bazıları "Aşk-ı Memnu"nun kitap halinde çıkacağını da bekliyor olmuşlardı. Ama yine de kimse Halit Ziya Uşaklıgil'in Atatürk'ün eşi Uşakkizade Latife Hanım'ın amcası olduğunu ve Halit Ziya'nın oğlu Vedat'ın da Latife Hanım'a "Abla" dediğini pek düşünmezdi...

Vedat'ın öyküsü
Arnavutluk'taki Türk Büyükelçiliğinde diplomatken intihar eden Vedat'ın yaşamı dizi yapılsaydı, herhalde Aşk-ı Memnu'dan daha fazla ilgi çekerdi. Selim İleri'nin "Kırık Deniz Kabukları" kitabını gecikerek okurken, bu gerçeği iyice hissettim. BBC'de dünya klasiklerinin defalarca yeniden filmleştirilmelerini izlerken, bizde "Tüketim toplumu"nun kültürü de tüketmek anlamında uygulandığını hissediyorum.

Kemal Sunal gerçeği
Bizim toplumumuzda dünü bitmez tükenmez şekilde bugüne ve yarına taşıyanlar, Yeşilçam yapımı Türk filmleridir. Küçük torunum Can'ın Kemal Sunal tutkusunu izlerken, zaman kavramının buharlaşmasını somut biçimde görüyorum... Can herhalde ileride Yeşilçam'ın daha da derinlerine inecek ve senaryolardaki zaman ötesi klişelerin de tadına varacaktır.

Ölümsüz klişeler
-Amcacığım sizi çok sevdim, size baba diyebilir miyim?/ -Bu resimdeki amca kim anne?/ -Doktor, yeniden görebilecek miyim?/ -Hayır siz kovmuyorsunuz, ben istifa ediyorum./ -Ben fakir bir gencim, sen bir fabrikatör kızısın./ -Bizim gibi insanlar şerefleri için yaşar, namusları için ölürler ama sen bunu anlayamazsın.

Rakının etiketi
Selim İleri "Kırık Deniz Kabukları"nda, Kulüp Rakısı'nın etiketindeki iki kişiden birinin ressam İhap Hulusi diğerinin ise Fazıl Ahmet Aykaç olduğu üzerinde çeşitlemeler yaparken, Fazıl Ahmet'in heccavlığını da hatırlatır. Ben de "Bu iki seçkin görünüşlü kişi dün ve bugün siyaset konuşmakta olsalardı ne derlerdi" diye düşündüm. Herhalde dün "Bu halk bu demokrasiye layık mı" diye tartışırlardı. Bugün ise "Yine karnını kaşıyanlar seçime yön verecek" derlerdi sanırım.
Zaman gerçekten kıyısı olmayan bir nehirdir. Ama bizim nehirde sular daha yavaş akar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Atatürkçüleri tasfiye etti, FETÖ’cüleri aday yaptı’ 15 Nisan 2023 | 587 Okunma FETÖ ve PKK’nın adayı belli, sizin adayınız kim? 14 Nisan 2023 | 585 Okunma CHP’den ‘PKK ile müzakere’ sözü 13 Nisan 2023 | 660 Okunma Erdoğan arayı gittikçe açıyor 12 Nisan 2023 | 1.889 Okunma Atatürk’ün kurduğu partide Atatürkçü aday yok 11 Nisan 2023 | 544 Okunma