Demokrasinin vazgeçilmez bir siyasal sistem olduğuna inananlar,
ABD'de iki yıldır yaşananları dikkatle değerlendirmelidirler.
Kamplaştılar
Donald Trump 2016'da Başkan seçildikten sonra, ABD'de çok köklü bir
değişim yaşandı. Trump'ın izlediği radikal söylemli siyaset sonucu,
halk ikiye bölündü. ABD dünyanın diğer ülkeleri ile mevcut
anlaşmalarının çoğunu yok saydı. Trump'ın aşırı sağ siyaseti Yüksek
Mahkeme'ye yaptığı atamalara da yansıdı.
Kritik seçim
Bütün bu oluşumlara karşın ekonomideki olumlu gelişmeler, Trump'ın
yandaşlarını ona verdikleri destek konusunda kilitledi.
Bugün yapılacak olan kısmi seçimlere bu hava içinde giriyor bu
güçlü ve önemli ülke. Bütün dünya bugün yapılacak seçimler
sonucunda Trump'ın gücünün artacağını mı yoksa azalacağını mı
anlamaya çalışıyor...
Kaba kuvvet
Çünkü ABD özellikle Trump Başkan olduktan sonra bir kaba kuvvet
gösterisine sahne kılındı. Trump sade kendisinden önceki
başkanların imzaladığı ticari anlaşmaları yok saymadı. İran'la
imzalanan nükleer silahsızlanma anlaşmasını da yırtıp attı ve
İran'a yaptırımlar uygulamaya başladı. İsrail'in başkenti olarak
Kudüs'ü kabul etmesi de, Ortadoğu'yu yeni bir kaosa sürükledi.
Suudi Arabistan, Mısır ve Körfez emirlikleri, Amerikan güdümünde
İsrail'e destek vermeye başladılar.
Türkiye ve Trump
Trump döneminin bize yansıyan olumsuzlukları ise önce ajan papaz
Brunson için, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulaması şeklinde
başladı. Bu konu çözümlendi ama bu defa da özellikle Fırat'ın
doğusundaki Suriye topraklarında bir Kürt devleti kurulmasını
amaçlayan ABD, PKK/PYD oluşumunu silahlandırmaya başladı. ABD'de
üslenen ve 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin arkasındaki isim olan
Fetullah Gülen'in iade edilmemesi de, ciddi bir kriz
kaynağıdır.
Demokrasi eğer gerçekten en iyi yönetim sistemi ise, bugün Amerikan
seçmeninin ülkeyi kamplara bölen Trump'a hiza vermesi
gerekecektir.
Bekleyelim göreceğiz.