Toplum bilimleri açısından da, insanlık tarihinin gerçekleri
açısından da inkârı mümkün olmayan olgu "Değişim"dir. Olaya
yüzeyden bakanlar "Değişim"i, bireylerin ve toplumların
davranışlarının değişmesinden anlamaya çalışırlar. Oysa tüm
davranışlar, alt ve üst yapıdaki "Değişim"e uyum çabalarının
yansımalarıdır.
Önüne geçilmesi mümkün olmayan global ve yerel değişimin yönünü
öngörebilen, toplumun önündeki engelleri kaldıran ve ülkeye
"Vizyon" açan kişilere "Değişim mühendisi" deniliyor... Değişimi
yok sayan ve toplumu bir zaman diliminde dondurup şekil
verilebileceğini zannedenlere de "Toplum mühendisi" deniliyor.
Özal örneği
Değişim mühendisi siyasetçi modelini Turgut Özal'da gördük...
Turgut Özal'ın ilk dönemdeki "Yeniden-yapılanma reformları" ve
ölümü ile rafa kaldırılan "2'nci Değişim Programı" siyasal
bilimciler için "Değişim mühendisliği"ne ilişkin olarak
verilebilecek en iyi örneklerdir...
Özal'ın ölümünden 5 yıl sonra Türkiye'nin gündemine getirilen "28
Şubat" darbesi ise "Toplum mühendisliği" konusundaki örnek
vakadır... Dünya 2000'li yıllara yönlenmişken "28 Şubat" darbesinin
rejisörleri toplumu ve siyaseti, 1930'ların modeline göre yeniden
yapılandırmayı amaçladılar... Bu açıdan "28 Şubat" bir
"Karşı-devrim"di de...
Değişim yeniden devrede
Türkiye'nin son 14 yılına yön veren AK Parti iktidarı "Değişim"i
yeniden gündemimize soktu. Kentleşmeyi, dünyaya açılmayı, alt ve
üst yapıdaki yenilenmeleri, "Vesayetsiz demokrasi" yolundaki
adımlar izledi. Saddam Irak'ındaki veya Esad Suriye'sindeki gibi
bir "Baasçı askeri demokrasi" modelinin bu ülkede uygulanması
ihtimali devre dışı bırakıldı.
Bu sırada ne yazık ki muhalefet ve özellikle CHP yaşanan değişimi
görmezden geldi. Seçim kazanıp tek başına iktidar olan bir partinin
varlığını "Sivil faşizmin ayak sesleri" veya "Sivil diktatörlük"
olarak sunmayı sürdürdüler.