Her şeyi anlamak mümkündür... İttifak'ın uysal üyesi Türkiye'nin
artık her söylenene evet dememesi, herhalde bir sonuç doğuracaktı.
Suriye'de ABD ile farklı çizgilere düşmemiz olayın başlangıcıydı.
Rusya ve İran'la kurulan yakın ilişkiler de, patron ABD'nin kabul
edebileceği durumlar değildi. Sonuçta yapılabilecek her şeyi
yaptılar. FETÖ ile işbirliğinden başlayarak Rıza Zarrab'ı itirafçı
konumunda kullanmaya kadar uzanan alanlarda, Türkiye'yi kuşattılar.
PKK/PYD'nin silahlandırılması bile yeterli bir ceza değil
miydi?
CHP de böyle olabilir mi?
Burada anlamamız mümkün olmayan durum, CHP'nin de bunlarla aynı
titreşim katsayına girmesiydi! Gerçi bir muhalefet partisinin
ülkenin çıkarlarına değil PKK terörizminin amaçlarına yönelik
politika izleyebileceğini HDP örneği ile görmüştük. Ama CHP'nin de
ABD'nin Türkiye aleyhindeki eylemlerine ve algı operasyonlarına
katkıda bulunur duruma düşeceği nasıl hayal edilebilirdi? CHP'yi
ele geçiren ama bir türlü seçim kazanamayan kaset güdümlü yönetimin
başındaki Bay Kemal, geçmişte de siyasi nezakete sığmayan
söylemlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırmıştı.
Bu kişinin yakın geçmişteki ayıplı davranışlarını unutanlara, Ahmet
Kekeç'ten alıntıyla bir hatırlatma yapalım: