CHP'nin kaynağı hesaplanmamış ve sadece para dağıtımına dayalı
seçim vaatleri üzerindeki tartışmaları anlamak kolay değil. Bu
yaklaşım artık dünyada iflas etmiş bir siyasi kültürün kalıntısı
olarak ele alınsa daha doğru olmaz mı? Kaynağı hesaplanmamış ve
sadece dağıtmaya dayalı harcamaların Yunanistan'ı nereye
getirdiğini görmüyor muyuz?
Turgut Özal "24 Ocak Kararları" ile bu eski siyasi kültürün
insanlarına ekonominin gerçeklerini öğretmeye çalıştı. Merkez
Bankası bürokratlarının dolara, franga fiyat belirlemelerinin
gülünçlüğünü ortaya koydu. Serbest kuru, serbest faizi ve serbest
fiyatı, Türk ekonomisinin temel ilkeleri olarak hayatımıza soktu.
Ama bunlar hep aynı kaldılar... "28 Şubat"ın atanmış hükümetleri
kuru sabitleyerek, ekonomiyi iflasa sürüklemediler mi sonunda?
Maliyet hesabı olmaz mı?
Kalpazanlar bile kendi özel matbaalarında banknot basarlarken
herhalde kendilerince bir maliyet hesabı yaparlar. Kâğıt, mürekkep
ve işletme maliyetlerine, herhalde yakalanma riskinin getirdiği
maliyeti de eklerler.
Ama bu eski siyasi kültürün seçim vaatlerine dönük böyle bir
maliyet hesabı yoktur... Onlar için piyasada bir malın bulunup
bulunmaması değil, o malın fiyatının devlet tarafından belirlenmesi
öncelikli meseledir. Bu şekilde karaborsayı azdırırlar, piyasalara
çifte fiyatlar egemen olur. Sonra da ceza kanunları ile tüccarları
hapse atarlar.