Günlük siyasetin gerginlikleri arasında hayatımızı derinine
etkileyen temel kavramları galiba ihmal ediyoruz... Ve bunların
zaman zaman yanlış değerlendirildiğinin farkına varamıyoruz...
Örneğin Turgut Özal'ın siyasi yaşamımıza soktuğu "Değişim
mühendisliği" kavramını yıllar önce irdelerken, önemli bir
noktayı hatırlatmıştım...
Sosyo-politik açıdan "Değişim"in özünde insanların "Huy
değiştirmesi" değil, insanların toplumdaki, teknolojideki
değişime "Uyum göstermesi" vardır.
Mühendis türleri
Önüne geçilmesi mümkün olmayan değişimin yönünü önceden hissedip,
toplumun önündeki engelleri kaldıran ve
ülkeye "Vizyon" açan kişilere "Değişim
mühendisi"deniliyor... Değişimi yok sayan ve toplumu bir zaman
diliminde dondurup şekil verilebileceğini zannedenlere
de "Toplum mühendisi" deniliyor.
Turgut Özal'ın ilk dönemdeki "Yeniden-yapılanma
reformları" ve ölümü ile rafa kaldırılan"2'nci Değişim
Programı" siyasal bilimciler için, "Değişim mühendisliği"ne
ilişkin olarak verilebilecek en iyi örneklerdir...
Karşı devrim
Özal'ın ölümünden 5 yıl sonra Türkiye'nin gündemine
getirilen "28 Şubat" olayı ise"Toplum
mühendisliği" konusundaki örnek vakadır...
Dünya 2000'li yıllara yönelmişken "28 Şubat"ın failleri ve
işbirlikçileri toplumu, 1930'ların modeline göre yeniden
yapılandırmayı amaçladılar... Bu açıdan "28 Şubat"darbesi
bir "Karşı-devrim"di...
"Serbest rekabet" ortamı, "28 Şubat rejimi"ne destek olan
dar bir imtiyazlı çevre lehine bozuldu.. Toplumdaki diğer
müteşebbisler ve özellikle Anadolu sermayesi yok edilirken,"Medya
karteli" ve bir grup oligarşik sermaye, teşvikler aldı... Yeni
Şafak'ın sahiplerine işkence yapılırken, diğer medya patronları
kamu ihalelerini paylaşıyorlardı.
Kartel günleri
Örneğin 28 Şubat'ın medya kartelinin mimarlarının ve aktörlerinin
bugünkü konumları, herhalde dünle de bağlantılıdır. Bunların en
büyük hataları, özellikle son on yılda Türkiye'deki değişimi
okumakta zorlanmaları değil mi? 1997 yılındaki 28 Şubat post-modern
darbesinin Türk medyasını bir hatırlayın. Batı Çalışma Grubu'ndan
verilen ortak manşetlerle yayınlanan "Kartel
Medyası" gazeteleri basın özgürlüğünden hiç söz ederler
miydi?